16 Kasım 2010

uzun düşünce

düş/üyor gece sabaha doğru
dişleri kıtırdıyor köklerinde
iki sivil bitiveriyor hemen
dibinde et kokusu iskender
bir hayalken kelimeler
devrik bir ünlemin üstünden
bir cümle gibi düşü/yor

parça pinçik tesellisiz
çiğnemeden yuttuğu hayat
lapa lapa çocukluğuna düş/üyor
fincanda çorba sonbahar
sırta hırka yalnızlık
eeehh! deyip demekle kalır
voltaların bitimsizliğine

şairane düşü/yor hem
nasıl olsa hiç
dönmese bile
herkes uykusunda
belki yüzü sırtı üstü
bir de tozu toprağı kentin
dudaklarında




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder