19 Nisan 2009

kuş sesleri novalara yayılır

bir hamlede silinen satırlar,

yetim başlangıçlara gebe.

yaratmanın dişi karşılığı.


sadeliği pazar günlerinin,

çocuk sesleriyle sokaktan.

her şairin en az 

bir kez müjdelediği,

bahara vuran gün ışığı,

hüzmeler falan; 

belki yeşil, belki kırmızı. 


ne kaldı müjdelenecek,

bahardan başka?


felaket tellallığı,

ve usandırıcı romantizm.

öfkeyle karışık

sevgi gelgitleri.

arasında yaşam,

lanetlenmiş ve kutsanmış gibi.


yedik içtik iyi hoş, 

seviştik de çok şükür.

kavga ettik haybeden,

biraz televizyon izledik.

kitap dahi okuduk bazen,

çalıştık, çabaladık.

insanız velhasıl,

nerede kalmıştık?

yedik içtik iyi hoş...


toprağımda garip sahiplenmeler

bildiğimiz ne kaldı?

şimdilere yabancı,

tanınası ölüler.

ormanların sesi gibi,

hepimizin unuttuğu.


yalandan parlayan şehir,

sönük insanlığım.

güneş bile yetmiyor artık,

kafalar kalkmayınca.

kalksa bile ne görecek;

öylece sürüklenen,

çizgilerinde hayatın,

asla çizilemeyen.


kulağında fısıltılar,

milyonlar arasında;

deliliğine gizlenir,

delik bulamayınca.